Cinsel SağlıkErkek Sağlığı

Erkek Cinsel Organında Görülen Hastalıklar

Erkek Cinsel Organında Görülen Hastalıklar
 

Akıntılar: Kamıştan kan gelmesi her za­man için ciddi bir hastalık belirtisidir. Bunu bir kan işeme olarak değerlendir­mek yanlış bir tutum olur. Çoğu zaman cinsel organlarda bir çarpma ya da kanalda kanserli bir yara söz konusudur. Eğer akıntı irinliyse, çoğu kez, bir zührevi hastalık olan belsoğukluğundan kuşkulanılır. Bu has­talığa da genellikle gonokoklar yolaçar. İlk yapılacak iş bakteriyolojik bir araştır­madır, özellikle süreğen siyek yangısı (üretrik) söz konusu olduğunda, ek araş­tırmalar yapılması da gerekir. Tedavi hastalığın nedeni üstüne sağlam bilgiler elde edildikten sonra uygulanmalı ve bu uygulamayı da bir sidik yolları uzmanı (ürolog) yürütmelidir. Kendi kendine te­davi uygulamak kadar tehlikeli bir şey yoktur, özellikle zamanımızda zührevi hastalıkların artış gösterdiğini düşünür­sek, bu tehlikenin daha da büyüdüğünü görürüz. Bir siyek yangısı, üzerinde dü­şünülmeden, antibiyotikle tedaviye giri­şilirse, ortaya çıkmakta olan bir frengi hastalığı maskelenebilir ve hastalığın gizli olarak gelişmesine yolaçılabilir.


Erbezi Torbası Urları:
Hasta, genellikle işerken, erbezi torbasının bir ya da iki yanında az çok önemli bir şişkinlik farkeder. Bu ur ağrısız olabilir ya da, tersi­ne, çok ağrılı bir gelişme gösterebilir, önce bir kasık fıtığının söz konusu olup olmadığını saptamak gerekir. Çünkü, kasık fıtığının erbezlerinin karından tor­balarına inmek için izlediği yoldan ge­çerek kolayca erbezi torbasına inebile­ceği bilinen bir gerçektir. Meni kanalı varisleri ya da varikoseller karıncalanma duyumu veren hamursu bir ur meydana getirirler. Bu duruma meni kanallarının genişlemesi yolaçar.

Genişleme hasta yatık durumdayken azalır. Çoğu zaman leğen bölgesinde ve bacaklarda dolaşım bozukluklarıyla bir­likte görülen bu varisler genellikle tehli­kesizdirler. Bu iki olasılık saf dışı edil­dikten sonra, urlar görünüşlerine göre ayırdedilirler. Sivri görünüşlü bir ur söz konusuysa, bu durum çoğunlukla ço­cuklarda görülen bir erbezi burulma-sıdır ve erbezi torbasında son derece şiddetli bir ağrıyla kendini belli eder, Ağrı birkaç saat arayja hafifleme eğilimi gösterir. Ama bu hafifleme aldatıcıdır ve tehlikeyi daha da arttırır, çünkü ger­çekte meni kordonu burulmasını mas­keler. Bu ise erbezinde damar oluşumu­nu durdurun Başka bir deyişle, acele müdahale edilmezse, bu durum gelişe­rek erbezinde bir nekroza (doku ölmesi) yolaçar.

Yetişkinlerde erbezi yangısı (orşit) görü­lebilir. Erbezi yangısıyla birlikte ivegen erbezi üstü yangısı (epididimit) da orta­ya çıkabilir. Ateş, şiddetli ağrı, erbezi torbasında şişme gibi belirtilerle kendini gösteren erbezi yangısı, erbezinde ve erbezi üstünde herhangi bir hastalığın yerleşrhesinden ileri gelir. Bu hastalığın kökenine inildiğinde çoğu kez kolibasiliyle ya da stafilokokla karşılaşılır. Eğer tersine, erbezi torbası uru gelişimi­ni ağır ağır sürdürüyorsa, doktor önce urun erbezinde mi, yoksa erbezi üstün­de mi olduğunu ortaya çıkarmalıdır. Çünkü erbezi kansere, erbezi üstü de vereme yakalanabilir. Son olarak, eğer ur yumuşak, oynak ve yarı saydamsa, bu durumda bir hidrosel, yani erbezi kapsülünün iki yaprakçığı arasında sıvı birikmesi söz konusudur.

Cinsel Güçsüzlük: Nedenleri ne olursa olsun bu sorunun önemine ve kişinin ruhsal durumu üzerindeki yansımasına dikkati çekmek bile gereksizdir. Yaşlı­lıktan ileri gelen güçsüzlük ve doğuştan ya da sonradan kazanılmış kusurlar bir yana bırakılırsa, ereksiyon (penisin di­kilmesi) bozukluklarının nedenlerini or­taya çıkarmakta büyük güçlüklerle kar­şılaşılır. Güçsüzlüğün nedenini ilk önce iç salgıbezlerinde aramak gerekir. Bir erbezi yetersizliği, bir hipofiz ya da kal-kanbezi hastalığı, y.b., söz konusu ola­bilir. Buna ise, şeker hastalığı, bulaşıcı hastalık ya da süreğen zehirlenme gibi durumlar sonunda ortaya çıkan vücut sıvısı dengesizliği yolaçar. Uyarılma bo­zukluklarına yolaçan siyek-prostat yara­ları da güçsüzlük nedeni olabilir. Bütün bunlardan başka, tabes, doku sertleş­mesi (skleroz), omurilik yangısı gibi mer­kez sinir sistemi hastalıkları da cinsel güçsüzlük yapabilir. Aşırı cinsel ilişkide bulunma ya da, tersine, az cinsel ilişkide bulunma, kesintili cinsel birleşme gibi tutumlar bazen bir kas güçsüzlüğüne yolaçabilir. Eğer güçsüzlüğün nedeni yukarıdan beri sayıiagelen durumlardan biri değilse, ruhsal bir bozukluk düşü­nülmelidir. Zaten cinsel güçsüzlük olay larının yüzde 90′ında, kökü çocukluğa kadar inen duygusal bozukluklar ya da bir heyecan şoku rol oynar, ikincil bir güçsüzlüğün tedavisi nispeten kolay ol­sa bile, birincil güçsüzlüklerde, yani var lığı daha ilk cinsel ilişki deneylerinde ortaya çıkan güçsüzlüklerde tedavi so­nuçları yeterince olumlu olmamakta­dır.

Ereksiyon bozukluklarından başka, me­ni çıkarmada görülen anormalliklerden de söz etmek gerekir. Bu anormallikler ikiye ayrılır:
a) Penisin dölyoluna girmesini bile bek­lemeden gerçekleşebilen erken boşal­ma; bu en sık görülen cinsel bozukluk­lardan biridir.
b) Erkek kısırlığının nedenlerinden birini meydana getiren geç boşalma, hatta hiç boşalamama.

Kısırlık: İstenmeyen gebeliklerden ka­çınmak için her geçen gün yeni yöntem­lerin ve yeni maddelerin geliştirildiği bir dönemde, kısırlık kaygı verici bir so­run olmaya devam etmektedir. Evlilik yaşamındaki kısırlıkta, erkeğin sorumlu­luğunun küçümsenemeyecek ölçüde ol­duğu ve kısırlık hallerinin yaklaşık ola­rak yüzde 35′inde erkeğin kusurlu bu­lunduğu bilinmektedir. Kısır olduğu an­laşılan bir çiftte, önce erkek muayene olmalı ve vaktiyle bir kaza ya da kaba­kulak, cinsel organ veremi, belsoğukluğu, v.b. gibi erbezini ve erbezi üstünü etkileyebilecek bir mikroplu hastalık ge­çirip geçirmediği saptanmalıdır. Ayrıca hasta, erbezi ektopisinden şikayeti olup olmadığını da belirtmelidir. Daha son­ra, muayeneye meni incelemesiyle devam edilir. Böylece kısırlığın oligospermi (menide spermatozoit azlığı)den mi yoksa azoospermi (menide spermatozoitlerin zayıf ve az hareketli olması)den mi ileri geldiği anlaşılır. Kısırlık nedeni kadındaysa, tıkanmaya yolaçan bir cinsel organ hastalığı, dölyatağında ya da dölyolunda doğuştan veya sonradan kazanılmış bir kusur, ve­rem, bir iç salgıbezi yetersizliği akla ge­len ilk nedenler olmalıdır. Bunların yanı sıra, daha birçok neden söz konusu ola­bilir. Kısırlığın tedavisine başlanmadan önce, hasta çok sıkı tıbbî denetimden (ateş çizelgesi, röntgen filmleri, biyopsi hormon ölçüleri, v.b.) geçirilmelidir.

Bir yanıt yazın