Erkeklerde Görülen Ereksiyon-Sertleşme Sorunu ve Çözümleri
21 Maddede Erkeklerin Kabusu Sertleşme Sorunu ve Çözümleri
Bilimsel veriler erkeklerin yarısının hayatlarının herhangi bir döneminde en az bir kez hafif ya da şiddetli sertleşme sorunu yaşanıyor. Yapılan çalışmalarda yaş ilerledikçe sertleşme sorunu sıklaşıyor.
İstanbul Florence Nightingale Hastanesinden, Prof. Dr. Bülent Alıcı 21 adımda erkeklerin büyük sorunu “sertleşme sorununa” açıklık getiriyor:
1-İktidarsızlık ya da sertleşme sorunu nedir?
Sertleşme sorunu bir erkeğin sürekli veya tekrarlayan biçimde, cinsel ilişki için yeterli sertliği sağlayamama veya sertliği sürdürememe durumudur.
2-Sertleşme sorunu sık görülen bir durum mudur?
Bilimsel veriler erkeklerin yarısının hayatlarının herhangi bir döneminde en az bir kez hafif ya da şiddetli sertleşme sorunu yaşadığını göstermektedir. Yapılan çalışmalarda yaş ilerledikçe sertleşme sorununun sıklığının arttığını görmekteyiz. Ortalama olarak 40’lı yaşlarda %40, 50’li yaşlarda %50, 60’lı yaşlarda %60 sertleşme sorunu görülmektedir. Sertleşme sorunu bu kadar sık görülmesine karşın hepsi aynı şiddette değildir. Hafif, orta veya şiddetli olabilir. Örneğin Türkiye’de yapılan tarama çalışmasında 40-70 yaş arası sertleşme sorunu %69 oranında olmasına rağmen şiddetli sertleşme sorunu olan % 9-10’luk kısmıdır.
3-Sertleşme sorunu nelerden kaynaklanmaktadır?
1980’li yıllara kadar sertleşme sorununun çoğunlukla psikolojik (ruhsal) kaynaklı olduğu düşünülürken günümüzde organik (fiziksel) sebeplerin daha fazla olduğu görülmüştür. Yani, sertleşmenin olabilmesi için gerekli hormon, sinir, damar ve adale sisteminde meydana gelecek bozukluklar sertleşme sorununa yol açabilmektedir. Sorunun kaynağı sadece fiziksel olabileceği gibi, hem fiziksel hem de psikolojik olabilmektedir.
4-Fiziksel nedenler nelerdir?
Normal sertleşme için gerekli olan hormonlar, sinir sistemi, penisteki damar ve iç adale yapısı gibi sistem ve yapıların birinde ya da birkaçında bozukluk olduğunda sertleşme sorunu ortaya çıkar. En sık kalp-damar sistemi hastalıkları, diyabet (şeker hastalığı), yüksek tansiyon, depresyon hastalarında sertleşme sorunu görülmektedir. Kişide sertleşme sorununa bağlı olarak başka sorunlar da ortaya çıkabilmektedir. Örneğin; sinirsel gerginlik, öz güven kaybı, hayat kalitesinde azalma, insan ilişkilerinde olumsuz etki gibi.
5-Sertleşme sorunu için başvurmak ve araştırmak niçin önemlidir?
Sertleşme sorunu bir başka hastalığın ilk belirtisi olabilmektedir. Sertleşme sorununun nedenini aramak, altta yatan ve hasta tarafından bilinmeyen başka hastalıkların tanısını sağlayabilir. Bunlar, yüksek kan yağları ve koroner damar hastalığı, yüksek tansiyon, diyabet ve depresyondur.
Yüksek tansiyonu olanların %68’inde sertleşme sorunu olabilmektedir. Sertleşme sorunu olanların ise % 60’ında yüksek kan yağları, % 40’ında koroner damar tıkanıklığı, % 20’sinde diyabet ve % 11’inde depresyon görülmektedir.
6-Sertleşme sorunu yaratabilecek risk faktörleri var mı?
Öncelikle yaşlanma ile cinsel fonksiyonlarımız azalmaktadır, ancak sertleşme sorunu yaşlanmanın bir sonucu değildir. Yaşlanmanın yarattığı psikolojik durum olumsuzluk yaratabilir. Esas olarak kronik hastalıklardan olan yüksek tansiyon, diyabet, kalp damar hastalıkları ve depresyon risk faktörleridir. Sağlıksız yaşam koşulları, sigara kullanımı, stres ve alkol bağımlılığı diğer risk faktörlerindendir. Kullanılan bazı ilaçlar da sertleşme sorunu yaratabilir. Bunlardan bazıları, tansiyon düşürücüler ve antidepresanlardır.
7-Sertleşme sorununun hormonlarımızla ilişkisi var mı?
Özellikle erkeklik hormonu olan testosteron cinsel isteğimizle ilişkilidir. Testosteronun penis içyapısı üzerine de etkisi vardır. Testosteron düzeyindeki düşüklük hem isteğimizi, hem de penis içyapısını olumsuz etkileyerek sertleşme sorununa yol açabilir. Diğer hormonal bozukluklar, örneğin; diyabet, tiroid bezi hastalıkları, böbrek üstü bezi hastalıkları veya hipofiz bezi hastalıklarında da hormonal değişiklikler oluşarak sertleşme bozukluğu olabilir.
8-Diyabet (şeker hastalığı) ile sertleşme sorunu ilişkisi nedir?
Diyabeti olan erkek hastaların yarısında zaman içerisinde sertleşme sorunu gelişmektedir. Tip 1 diyabeti olan insülin bağımlısı genç hastalarda bu problem daha erken ortaya çıkabilmektedir. Tip 2 diyabeti olan insüline bağımlı olmayan ve daha geç yaşlarda ortaya çıkan diyabette sertleşme sorunu daha yavaş gelişmektedir.
Diyabetik erkeklerde birkaç nedenle sertleşme sorunu ortaya çıkmaktadır. Öncelikle diyabet küçük kan damarlarına zarar vererek penise kan akımı azalmaktadır. İkinci olarak çevre sinirlerde bozukluk oluşmakta ve penise sertleşme için gerekli uyarı iletilememektedir.
9-Kan yağlarının sertleşme sorunu ile ilişkisi var mı?
Kolesterol ve trigliserit gibi kan yağlarındaki yükseklik kalp-damar hastalığı yaratarak ve penise giden kan akımında azalmaya yol açarak sertleşme bozukluğuna yol açmaktadır. Özellikle kötü huylu denilen düşük yoğunluklu kolesterolün yüksek oluşu sertleşmeyi olumsuz etkilemektedir.
10-Sertleşme sorununa yol açan başka nedenler var mı?
Penise gelen sinirlerde hasara yol açabilecek hastalıklar (ör: multipl skleroz) veya kaza ya da hastalık sonucu oluşan omurilik sinir hasarları sayılabilir. Radikal prostatektomi, kolon, rektum ameliyatları gibi karın içerisini ilgilendiren bazı ameliyatlar sonrasında sertleşmeyi sağlayan sinirler etkilenerek sertleşme bozulabilir. Peyronie gibi penisin sertleşme sırasında genişleyebilen esnek dokusunda (tunika albuginea) nedbe oluşturarak esneme yeteneğini yitirdiği hastalığında sertleşme bozulabilir. Bu hastalıkta penis sertleşse bile eğrilebilmekte ve ilişkiyi engelleyebilmektedir. Diğer bir başka neden ilaç kullanımıdır. Bazı ilaçlar sertleşme sorunu yaratabilir. Bunlar arasında psikiyatri ilaçlarından antidepresanlar, antipsikotik ilaçlar, beta bloker veya diüretik etkili tansiyon düşürücüler, mide koruyuculardan bazıları sayılabilir. Yine bir başka sebep priapizm sonrası sertleşme bozukluğunun gelişmesidir. Priapizm cinsel uyarı olmaksızın istek dışı uzun süreli sertleşmenin olmasıdır. Bu durumda penis içinde kan uzun süre hapsolduğu için oksijen azalır ve doku kalıcı biçimde zarar görebilir.
11-Sertleşme sorununda tanı nasıl konur?
Tanı için en önemli nokta tıbbi ve cinsel hayata ilişkin hikayenin iyi alınmasıdır. Hasta-doktor arasındaki bu konuşma sorunun tedavisinin temel taşıdır. Psiko-seksüel hikaye, fizik muayene ve bazı laboratuar testleri tanı için çoğunlukla yeterlidir. Özel durumlarda intrakavernöz enjeksiyon, penil Doppler ultrasonografi, NPT testi gibi ileri tanı yöntemleri gerekebilir.
12-Tanı için testlerin hepsi yapılmalı mı?
Günümüzde ‘hedefe yönelik tanı ve tedavi’ yaklaşımı daha çok benimsenmektedir. Hedefe yönelik demek hastanın isteği doğrultusunda tanı için gerekli testlerin bir kısmının veya hepsinin yapılmasıdır. Sertleşme sorununun fiziksel kaynaklı olup olmadığını ve şiddetini yapılacak temel testlerle anlayabiliriz. Tedavi buna göre seçilebilir. Hasta sebebi bilmek istemeyip, sadece tedavi talep ettiğinde testlerin hepsinin yapılması gerekmemektedir.
13-Tanı için mutlak yapılması gerekenler hangileridir?
Hastalık hikayesi, semptom skorlaması, fizik muayene, açlık kan şekeri, testosteron, kan yağlarının ölçümü mutlak yapılmalıdır. Bir de orta yaş ve üzerinde PSA yapılmalıdır.
Cinsel hikayenin büyük önemi vardır. Sorunun ne kadar zamandır devam ettiği, aniden veya uzun zaman içinde gelişip gelişmediği, sabah uyandığında peniste sertlik olup olmadığı, eşin soruna nasıl tepki verdiği, penisin yapısında bozukluk veya ağrı olup olmadığı sorularak sorunun psikolojik veya fiziksel kaynaklı oluşu ayırt edilebilir.
14-Sertleşme sorunu tedavisi nasıl yapılmaktadır?
Sertleşme sorunu tedavisinde asıl amaç normal bir cinsel yaşam sağlamaktır. Bunu sağlamak üzere Dünya sağlık örgütü yönergesine göre koruyucu hekimlik, birinci, ikinci ve üçüncü basamak tedavi adımları vardır. Koruyucu hekimlik bakımından değiştirilebilir risk faktörleri ve sebep varsa bunların düzeltilmesi önceliklidir. Bu şekilde durum düzelmiyorsa birinci basamak tedavi cinsel danışmanlık, eğitim ve oral (ağızdan kullanılan) ilaçlarla yapılmaktadır. Durum düzelmemişse lokal tedaviler uygulanır. Yine durum düzelmemişse üçüncü basamak tedavi olan cerrahi tedavi ( penil protez) uygulanır.
15-Kendi kendine iğne tedavisi nedir?
İlaç kullanarak başarı sağlanamayan hastalarda penis içine insülin iğnesi ile sertleşme sağlayan bazı ilaçlar uygulanabilmektedir. Bu ilaçlar prostaglandin E1, papaverin ve fentolamin olarak üç tanedir. Kan hastalığı veya kanama problemi olanlar, penis içinde doku sertliği bulunanlar (Peyronie hastalığı), el becerisi düşük olanlar ve tedaviyi benimsemeyenler kullanmamalıdır. İğne korkusu olanlarda tedaviye alışmak mümkün olmayabilmektedir.
16-İdrar yoluna yapılan ilaç uygulaması nedir?
İdrar yolu içine sertleşme sağlayan prostaglandin E1 maddesi jel gibi uygulanabilmektedir. İdrar yolundan emilen ilaç etkisini gösterir, ancak yeterli emilimin olabilmesi için yüksek dozda ilaç kullanmak gereklidir. Bu nedenle de pahalıdır.
17-Bu yöntemlerden fayda görmeyen hastaların tedavi şansı var mıdır?
Ağızdan kullanılan ilaçlar, vakum cihazı veya kendi kendine iğne tedavisinden fayda görmeyen veya kabul etmeyen hastalara, psikojenik sertleşme sorunu olup psikiyatrik tedaviden uzun süre yarar görmeyen hastalara, şiddetli Peyronie hastalığı olanlara ve orak hücreli anemide penis protezi (mutluluk çubuğu) ameliyatı önerilmektedir. Penis protezleri silikondan yapılmıştır. Bükülebilir ve şişirilebilir olan iki türü vardır.
18-Bükülebilir penis protezi nedir?
Penisin kanla dolan iki silindir şeklindeki yapısı içine yerleştirilen ve ilişki için gerekli sertleşmeyi sürekli sağlayan bir protezdir. Bu protezlerin boyu sabittir, küçülmezler, ancak bükülebilirler. Büküldüğünde hasta giysilerini giyebilir. Protezler arasında ucuz olmaları, kullanmak için özel el becerisi gerektirmemesi avantajlarıdır. Penisin sönük haline dönememesi ve doğal görünmemesi ise dezavantajıdır.
19-Şişirilebilir protezlerin özellikleri nelerdir?
Hidrolik sistem esasına göre çalışır. Penis içine yerleşen iki silindir, deposu ve pompası olan sistemlerdir. Şişirilebilen protezler iki ve üç parçalı olmak üzere iki çeşittir. İki parçalı penis protezinde iki silindir ve bir pompa vardır. Üç parçalı da ise bunlara ek olarak bir de depo kısmı vardır. Şişirilebilen iki silindir penis içine, depo karın içine pompa ise torba içine, testis (yumurtalık) yanına cilt altına yerleştirilir. Bu parçaların hiçbiri dışardan görülmezler. Hasta ve eş memnuniyeti % 90’lara ulaşmaktadır.
20-Protez kimlere takılabilir ve cerrahisinin riskleri var mıdır?
Penis protezi erişkin, kanser tanısı, enfeksiyonu olmayan, beklentisi yüksek hastalara takılabilir. Psikiyatrik rahatsızlığı olanlar ve el becerisi olmayanlarda uygun değildir. Her ameliyatta olduğu gibi belli oranda risk elbette vardır. Özellikle ameliyat sonrası enfeksiyon gelişmesi ve vücudun protezi reddetmesi mümkündür. Enfeksiyon gelişme riski %2-3 gibi çok düşük orandadır. Son yıllarda yeni geliştirilmiş protezlerin dışı antibiyotik kaplıdır ve enfeksiyon riskini önemli ölçüde azaltmaktadır. Sertleşme sorunu tedavisinde son seçenek olduğundan bu ameliyat geri dönüşsüzdür.
21-Protezlerin ömrü var mı? Protez takılması boşalmayı veya idrar akışını etkiler mi?
Hayat boyu kullanılabilir. Mekanik parçalarda bozukluk gelişme şansı % 5 civarındadır. Bozukluk meydana gelirse üretici firma cihazı ücretsiz karşılamaktadır. Protezlerin takıldığı yer idrar yolunun bulunduğu süngersi doku ile ayrı yerlerde olduğundan, gerek idrar akışında gerekse boşalmada herhangi bir engel oluşmamaktadır. Boşalma olsa bile kişi istediği süre sertliğini sürdürebilir. Protez takılmış kişilerde penisin hislerinde azalma olmamaktadır.